facebook

sayfamı beğen ;)

16 Nisan 2012 Pazartesi

Çocuklarda sık görülen uyku problemleri


Çocuğunuzun uyku sorunuyla başa çıkmak zorlayıcı olabilir. Sizi bütün gece uyanık tuttuğu zaman altüst olmanız kaçınılmazdır. Anlayışlı olmaya çalışın. Bazen, özellikle de boşanma, yeni kardeş, okul problemleri gibi stresli bir dönemde ebeveynlerin verdiği olumsuz tepkiler problemleri daha da kötüleştirir.

Eğer sorun devam ediyorsa, çocuğunuzun sağlıklı uyumasına engel olan fiziksel veya duygusal bir neden söz konusu olabilir. Yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız bir uyku günlüğü tutun ve doktorunuzla görüşün. Çoğu uyku sorununun sık görülen sorunlar olduğunu, zamanın ve doktorunuzun yardımı ile üstesinden gelebileceğinizi unutmayın.
KÂBUS
Kâbuslar, genellikle rüyaların yoğun olduğu gecenin ikinci yarısında ortaya çıkan korkutucu rüyalardır. Gecede birden fazla kez görülebilir. Kâbus sona erdikten sonra çocuğunuz uyanıp size anlatabilir. Ağlayabilir, korkmuş olabilir, fakat sizin yanında olduğunuzun farkındadır. Kâbusu ayrıntılarıyla hatırladığı için yeniden uykuya dalması güç olacaktır.
Kâbuslarla nasıl başa çıkabilirsiniz?
* Kâbus gördüğünde çocuğunuzun yanına olabildiğince çabuk gidin. Ona yanında olduğunuz ve hiçbir şeyin kendisine zarar vermesine izin vermeyeceğiniz konusunda güven verin. Kendini güvende hissetmesi için küçük bir ışık yakmak isterse izin verin.
* Çok korkmuşsa rahatlatın ve sakinleştirin.
* Kâbusların çocuk tarafından gerçek sanıldığını aklınızdan çıkarmayın. Rüyasında neler gördüğünü anlatmasını isteyin.
* Sakinleştikten sonra tekrar uyuması için onu cesaretlendirin.
GECE KORKULARI
Gece korkuları kâbuslardan daha şiddetli ve korkutucudur. Ancak çok sık yaşanmaz. Çoğunlukla oyun ve okul öncesi çocuklarda görülür. Uykunun en derin dönemlerinde oluşur. Genellikle çocuk uyandırılamaz. Gece korkuları kontrol edilemeyen ağlamalara, terlemeye, titremeye, hızlı nefes almaya, çığlık atmaya, tekmelemeye yol açabilir. Çocuk yanında olduğunuzu fark edemeyebilir, sizi itebilir. Gece korkuları 45 dakikaya kadar uzayabilir, ancak genellikle daha kısa sürer. Çocuk tekrar uykuya dalmış gibi görünür ancak zaten hiç uyanmamıştır. Genellikle stresli ve korkulu dönemlerde daha çok yaşanır. Çocuk yaşadıklarını daha sonra hatırlamaz.
Öneriler
* Sakin olmaya çalışın. Çocuğunuzu uyandırmaya çabalamayın. 
* Kendisine zarar vermemesi için gerekli tedbirleri alın. Yataktan dışarı çıkacak gibi olursa etrafını destekleyin. 
* Kısa bir süre sonra tekrar sakin bir şekilde uykuya dalacağını unutmayın. 
* Gece korkularının her zaman önemli bir sorunu göstermediğini unutmayın.
* Gece korkuları genellikle okul çağında son bulur. Devam ederse doktorunuza danışın.
UYURGEZERLİK VE UYKUDA KONUŞMA
Gece korkularında olduğu gibi, uyurgezerlik ve uykuda konuşma da çocuk derin uykuda iken oluşur. Çocuk etrafındakilere tepkisizdir ve genellikle uyandırılamaz. Uyansa bile olayı hatırlamaz, kendi kendine yatağına geri döner. Uyurgezerlik ailesel özellik gösterebilir. Büyük çocuklarda aynı gecede birkaç kez tekrarlayabilir. Eğer bu konuda endişeleriniz varsa veya uzun süre devam ederse doktora danışmalısınız.
Öneriler 
* Çocuğunuzun kendini yaralamayacağı bir ortam hazırlayın.
* Evi terk etmemesi için dış kapıları kilitleyin.
* Merdivenlere engel koyun.
* Uyandırmaya çalışmayın, yavaşça yatağına yönlendirin, o yatağını bulacaktır.
* Uyurgezerlik ve uykuda konuşma da genellikle çocuğunuz fazla yorulduğunda veya stres altındaysa oluşur. Çocuğunuzun düzenli uyumasını sağlayarak uyurgezerlik ve uykuda konuşmayı engelleyebilirsiniz.
DİŞ GICIRDATMA
Çocuklarda sık görülür, genellikle dişlere zarar vermez. Sıkıntı ve gerginlik ile ilişkili olabilir. Kısa bir süre içinde kaybolur. Bununla birlikte yeni bir stresli durumda tekrar ortaya çıkabilir.

Oyuncaklar çocukların mesleklerini belirliyor





Hemen hemen her erkek çocuğun rüyasında kırmızı bir araba, her kız çocuğunun da düşlerinde kocaman bir bebek yok mudur?   
Çıngıraklar, bez bebekler, uzaktan kumandalı arabalar…Zaman zaman anne babalar için gereksiz görünebilen bu oyuncakların  herbirinin çocuk gelişiminde ayrı bir yeri ve önemi var…
Memorial Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Abdurrahman Yıldırım, ‘Oyuncakların çocuk gelişimindeki önemi ve dikkat edilmesi gerekenler’ hakkında bilgi verdi.

-    Oyuncak çocuğa ne gibi faydalar sağlar?

Oyuncak, çocukta merak uyandırmalı, kasları çalıştırmalı, girişimciliği ve hayal gücünü arttırmalı. Daha da önemlisi çocuğu problem çözmeye yönlendirmelidir. Bu nedenle çocuk için en iyi oyuncak tekrar tekrar oynamak istediği ve her defasında daha fazla haz aldığı oyuncaktır. Evde bulunan kaplar, makaralar, hamurların tümü çocuğa istediği gibi şekillendireceği bir oyun ortamı sağlar. Oyun çocuğa yaşam deneyimi sağlayarak, kendini farklı durumlara uyarlamasına da yardımcı olur.

- Oyuncak seçiminde hangi noktalara dikkat edilmelidir?

Oyuncakların çocukların yaş grubuna göre seçilmesi gerekmektedir.  Yaş grubu, çocuğun ne ile oynayacağının yanında, nasıl oynayacağını da belirler. 0-2 yaş arası çocuklar tüm duyularını uyaran renkli ve sesli çıngırak gibi oyuncaklardan hoşlanırken, okul öncesi çağda olan çocuklar yaratıcı yönlerini destekleyen her türlü nesneden ve resim yapmaktan hoşlanırlar. Çocukların yaşına uygun becerileri geliştirecek oyuncaklara daha duyarlı olduğu bilinmektedir. Çünkü çocuk için edindiği her yeni beceri aynı zaman da bir oyundur. Objelerin yer değiştirmesi ve objelerle çıkartılan sesler bile onun için en zevkli oyunların başında gelebilir. 

- Doğru oyuncak seçimi ne gibi faydalar getirir?

Objelerle çıkartılan seslere olan ilgisi onun müzik yeteneğinin bir göstergesi olabilir. Oradan çıkan bir tını bebeğin müziğe olan ilgisini keşfettirebilir. Keşfettiği yeni renkler ve sesler sanata olan ilgisini ortaya çıkartabilir. 6. aydan sonra annenin iyi bir gözlemci olması bebekteki bir takım davranışların anlamlı olduğunu fark ettirecektir. Örneğin, ses yapan iki objeyi birbirine vurduğunda bu ses hoşuna gidiyorsa onu yapmakta israr eder. Çok dikkat kesilir sürekli tekrarlamak ister. O hareketi kestiğiniz zaman ağlayabilir huysuzluk yapabilir. Hoşuna gittiği oradan anlaşılabilir. Hatta bebeğe anne karınındayken bile klasik müzik dinletilebilir. İlk 6 ayda müziğe yetenekli olan çocukların agulaması bile farklıdır. Daha yüksek frekansta ve daha uzun süre ses cıkartabilir. Binlerce bebek üzerinde yapılmış araştırmalarda özellikle ilk 6 ayda hepsinin ağlamalarındaki ses tonları birbirinden farklı olarak saptanmış, dışardan bakıldığında aynı gibi gözükse de bu farklılık detaylı incelemelerde ortaya konmuştur. Bu bağlamda müziğe ilgisi olan bebekler erkenden saptanarak müzik eğitimi için yönlendirilebilir.

- Oyuncaklar meslek seçimini de etkiler mi?

Oyuncak, çocukların kişilik ve yetenek gelişimini sağlayarak, yetişkin dünyasına hazırlanmasına yardımcı olmaktadır, doğru seçilen oyuncağın çocukların psikolojik gelişimi kadar, kültürel gelişimine ve hatta ileride meslek seçimine de fayda sağlamaktadır. Örneğin arabalara merakı çok yoğun olan bir çocuğun ileride yarış sporlarına ilgisi olması, lego ya da el hamurlarına ilgisi olan bir çocuğun da mimar ya da mühendis olması olasıdır.  Oyuncaklara olan ilgi çocukların içinden gelmektedir ve çocuğu zorla başka bir oyuncağa yönlendirmek imkansızdır. Önemli olan çok küçükken yeteneğini keşfetmek ve ona göre çocuğu yönlendirmektir.  Bu nedenle yaş grubuna göre çocuğa uygun oyuncağı almak ve sıkı gözlemci olmak gerekmektedir. 

Ay Ay Oyuncaklar ve Faydaları nelerdir?
0-3 Ay Arası Oyuncaklar 

Hareketli, özellikle müzikli parlak renkli ve basit biçimli olanları seçin. Bebeğin dikkatini toplamasına ve şekil tanımasına yardım eder.

Plastik Halka: El denetimi ve eşgüdümü geliştirir.
Çıngırak: El denetimini ve el göz uyumunu geliştirir; bebeğe bedenin bittiği oyuncağın başladığı yeri öğretir. 

4-6 Ay Arası Oyuncaklar 
Bez bebekler ve diğer yumuşak oyuncaklar: Düşsel oyuna teşvik eden, avutucu nesneler.
Yumuşak top: El-göz uyumunu geliştirir.
Ayna: Benlik kavramını besler
Parlak renklerde ve farklı şekillerde yumuşak bloklar: Renk ve şekilleri tanımaya yardımcı olur.
Oyun minderi- oyun merkezi: Etki tepkiyi öğretir.
Diş çıkarma halkaları: Rahatsız dişetlerini yatıştırır.
Kumaş kitaplar: Dokunma deneyimi kazandırır; kitap sevgisini besler.

6-9 Ay Arası Oyuncaklar 

Bloklar: Boyut algısını güçlendirir, renk ve şekil tanımayı sağlar.
Toplar: El göz uyumunu ve dengeyi sağlar.
Ayna: Benlik duygusunu geliştirir.
Tahta kitaplar: Eğlenceli, sözcük dağarcığını çoğaltır.
Telefon: Yaratıcı oyun sunar, iletişim becerilerini arttırır.
Kutudaki yaylı kuklalar: Nesne kalıcılığını öğretir.

9-12 Ay Arası Oyuncaklar 

Kaplar: Nesne kalıcılığını öğretir.
Üstüste yığılan oyuncaklar: Boyut algısını güçlendirir.
Delikli herhangi bir şey: Nesne kalıcılığını öğretir.
Banyo oyuncakları( Duş,kepçe,kova) : Ölçme ve tartmaya yardım eder, yeni ortamları keşfetmeye cesaretlendirir; güvenli özgür oyunla tanıştırır.
Direksiyon: Düşsel oyun sunar.

13-15 Ay Arası Oyuncaklar 

Şekil sıralama: Şekiller arasındaki ilişkiyi öğrenmesini sağlar.
Oyuncak kamyon ya da yürüteç: Denge kurmayı sağlar ve yürümeyi pekiştirir.
Üsüste yığılan halkalar: Sıralama becerisini kazandırır.
Basit yapbozlar: Kas becerisini geliştirir, okuma öncesi beceriler kazandırır.
Ayıcık halkaları: El becerisine yardım eder.
Eşleme oyuncakları: Eşleme ilk matematik becerisidir.
Sıralama çantası: Sıralamayı teşvik eder, ilk matematik becerisi.
Şekil yerleştirici: Sıralama becerilerine yardım eder, boyut algısını güçlendirir.

16-18 Ay Arası Oyuncaklar 

Bebekler ya da doldurulmuş hayvanlar : Hayal gücünü geliştirici oyun sunar.
Oyuncak at: Fiziksel becerileri teşvik eder.
Kalın pastel boyalar: Çizim ve el becerisini geliştirir.
Sabundan balonlar yapan oyuncak: İlk bilimsel kavramları öğretir. Bazı maddeler biçim değiştirir.

2-3 Yaş Arasında Doğal Oyuncaklar Yaratıcılıklarını Arttırır

Bu aylar arasında çocuklar hayal gücüne dayalı oyunlar geliştirir. Bu nedenle çocuğu kendi kendine yeni birşeyler oluşturacağı malzemeleri tercih edin. Oyun hamurları, kum, su , gazete kağıdı, tahta ya da plastik çekiç, tornavida, keskin olmayan makas, boyalar, kağıtlar, basit tahmin oyunları(hayvanları tanıma gibi) , boyama kitaplarını tercih edebilirsiniz. Bu dönem ve sonrasında çocuğunuza sunulan oyuncakların doğal malzemeler olması hem yaratıcılığını arttıracak hem de kendini ifade etmesine daha fazla fırsat verecektir.
Bütünü parçalara ayırma, parçalardan bütünü oluşturma gibi zeka ve yaratıcılık isteyen oyuncaklar, mutfak eşyaları, oyuncak telefon, bebek ve arabalar da bu dönemde ilgisini çekmektedir. 
Üç tekerlekli bisiklet çocukların en çok sevdiği oyuncaklardan biridir. Bisikletle bacaklarını , el ve ayakları ile birlikte kullanmayı öğrenirler ve yön duyguları oluşur.
Yaratıcılığını geliştiren tahta ve plastik bloklar, oyun hamuru, kum gibi malzemeler el becerisini arttırır. Hayallerini gerçekleştirmeye çaba gösterir. Oyun parklarıysa sosyalleşmeye başlamasını sağlar.
 Doktor korkusu olan bu yaş grubu çocuklara, doktor seti alarak bununla oynaması sağlanmalı (sizi muayene edebilir !) böylece zamanla doktor korkusunu aşmasına yardımcı olunabilir.

3-5 Yaş Arasındaki Oyunlarda Kavga Çıkabilir

Okul öncesi çocuklar gerçekçi ayrıntıları ve işleyen parçaları olan oyuncakları tercih ederler. Bu yaş dönemindeki çocuklar yakın zamanda yaşadıkları olayları ve gözlemlerini, oynadıkları oyunlar ve çizimleri aracılığıyla yansıtırlar. Bu yüzden, bu dönemdeki çocukların özellikle sembolik anlatılarında kullandıkları karakterlere, isimlere ve oyun içeriğine ailelerin dikkat etmesi tavsiye edilir.

Bu yaş grubunda çocuklar 2-3’erli gruplar halinde oyunlar kurmaya başlarlar. Ancak oyunlar sırasında paylaşım kavgaları yaşanabilir. Eğer kavga devam ediyorsa barış sağlanması için çocukların da düşüncesi alınarak ortak bir karara varılmalı ve çocuklardan bu karara saygı duymaları beklenmelidir.

3-5 yaş arası dönemdeki çocukların ayrıca taklit ve canlandırma oyunlarına karşı ilgileri artar ve beş yaşında bu ilgi tepe noktasına ulaşır. Kukla oyunlarına karşı ilgileri de çok yüksektir.

Genellikle planlı veya hedefe yönelik lego oyunları oynarlar. Küçük figürler ve arabalarla çeşitli canlandırma oyunlarına ilgileri de tepe noktasına ulaşır. 

Bu yaştaki çocukların çoğu küçük parçalar içeren oyuncaklarla oynayabilir. Ancak çocuk hala nesneleri ağzına götürme eğilimi gösteriyorsa küçük parçalar içermeyen oyuncakları tercih etmelisiniz. Oyuncaklar sert yapılı olmalı, keskin kenar veya köşeleri olmamalı, kolayca kırılmamalı ve parçalarına ayrıldığında keskin köşeler çıkmamalıdır. Bir yetişkin gözetiminde olmadığı sürece elektrikli parça içermemelidir.

Bebeklerde pamukçuk

Belirtiler :

     Bebeğin ağzında , ağzının içinde ve çevresinde süte benzer ince bir tabakadır. Yanak iç tarafları bazen dilde , damakta ve dişetlerinde peynire benzeyen çıkıntılı beyaz lekeler şeklinde görülür. 

     En çok yenidoğanda görülür fakat bazen daha büyük bebeklerde görülebilir. Özellikle antibiyotik verilen bebeklerde bu enfeksiyon oluşur.      Etken ve bulaşma : 

     Pamukçuk olarak bilinen mantar enfeksiyonu bebeğinizin ağzında sorun oluştursa da , aktivitesine daha önceden doğum kanalında monila sınıfı mantar enfeksiyonu olarak başlamıştır ve bebeğinizin bu enfeksiyonu aldığı yer de orasıdır. 

     Enfeksiyonun etkeni Kandida albicans’tır ve bu organizma normalde ağız ve vajinada yaşar. Diğer mikroorganizmalarla aynı anda kontrol edilir ve genelde problem çıkarmaz. Fakat bu denge bozulduğu zaman -hastalık , antibiyotik kullanımı ve hormonsal değişiklikler(gebelik gibi)- mantar için uygun olan koşullar oluşur. 

     Teşhis : 

     Pamukçuk ağızda meydana gelen hafif bir mantar enfeksiyonudur.Yanakların iç tarafına , dilin üzerine ve ağzın tavanına sürülmüş beyazımsı lekelere benzer. Eğer beyaz leke kazınılırsa , altında deri yanmış gibi görünür ve kanayabilir. Pamukçuk sağlıklı yeni doğmuş bebeklerde meydana gelir. 

     Pamukçuk olan bebeğin ağzı yaradır. Bebek emzirilirken rahatsızdır ve hatta emzirilmeyi reddedebilir. Eğer bebeğinizde pamukçuk olduğundan kuşkulanıyorsanız doktora başvurun . Teşhis koymak için çoğunlukla parmak suretiyle bile muayene yeterli olmaktadır. 

     Tedavi : 

     Sağlıklı bir yeni doğmuş bebek genellikle hastalığı kendi başına yenebilmektedir. Fakat özellikle pamukçuk geniş bir alana yayılmışsa bazı antimantar ilaçlar iyileşme sürecini hızlandırabilir. 

     Maya enfeksiyonun kendisi tehlikeli değildir ancak ağrı yapar. Enden olarak antimantar ilaçlarla tedavi edilmezse komplikasyon görülür. 

15 Nisan 2012 Pazar

Bebekler Ne Zaman Konuşur


Konuşma ve dil gelişimi iletişimin ve sosyal hayatın en önemli öğesidir. Dil gelişimi belli bir seviyede doğumdan itibaren gelişmeye başlar. Her bebeğin konuşma zamanı farklılık gösterebilir. Bu nedenle telaşa kapılmak yersizdir.


Çocukların konuşabilmesi ve dil gelişiminin olması için; yapısal olarak sinir sistemi, dil kasları, ağız - damak - dudak - diş yapısının normal olarak gelişmiş olması gereklidir. Bu yapılarda yaşanmış doğumsal bozukluklar ya da sonradan ortaya çıkan problemler çocuğun konuşmasını olumsuz yönde etkileyecektir. Ayrıca yine doğuştan gelen zihinsel, işitsel ve motorsal bozukluklar varsa da konuşma konusunda gecikmeler yaşanabilmektedir.
Konuşma çabaları genellikle yürümenin yoğun olduğu dönemlere denk geldiğinden konuşmada yavaşlama ya da azalma görülebilir. Bu son derece normaldir. Çünkü; yürüme macerası bebekler için daha eğlencelidir. Yeni yerleri keşfedip kurcalamak onları daha fazla cezbetmektedir ve sadece ihtiyaçları halinde konuşmaya yönelmektedirler.
Bebekler genel olarak 7 ile 10. aylar arasında 2 heceli, kısa ve tekrar eden kelimeleri söylemeye başlamaktadır. 'mama', 'dede', 'anne', 'baba', 'cici' bu kelimelerden bazılarıdır. Çoğunlukla 'baba' kelimesi tekrar eden aynı hecelerden oluştuğundan 'anne' kelimesinden daha önce söylenmektedir. Bebeklerin en kolay söylediği harfler 'a-b-d-m-y', en zor söylediği harfler ise 'k-r-t' dir. Özellikle 'k' ve 'r' harfleri 4 yaşa kadar düzgün söylenemeyebilir.
9-12 ay arasındaki bebekler ses mekanizmalarını daha iyi kontrol etmeye başlarlar. Duygularıyla sesleri arasında paralellik oluşur ve ilk yaşında konuştuğu lisanın vurgularını ve sesleri kullanarak, iletişim aracı olarak kullanır. Bu aylar arasında taklit yeteneği geliştiğinden, tüm sesleri taklit edebilir. İlk anlaşılır kelimeler 12-18 ay arası ortaya çıkar. 'Ne?', 'Nerede?', 'Hani?' sorularını sorabilir.
17-18 aylar arasında, sevdiği şarkıları anladığı ve çıkarabildiği kelimelerle söylemeye başlar. Hareketlerle, kelimelerin anlamlarını beraber eşleştirerek kullanabilir. 18-24 aylarında ise, ortalama 25 kelime söyleyebilmektedirler. Aileleri ile sohbet etme çabasına girerler, söylenenleri anlar ve kendilerini ifade edebilirler. Anlamlı konuşma, her yıl yaklaşık %25 oranında artış gösterir.
Çocuk 2 yaşını bitirdiğinde 50-100 arası kelime kullanır hale gelir. 3 yaşından sonra düzgün cümleler kurabilir. Bu şekilde devam eden konuşma ve dil gelişimi, bu yaşlardan sonra da aynı şeklide devam edecektir. Kelime haznesine yenilerini eklemek ve düzgün yerlerde kullanmasını sağlamak, onlarla sık sık yapılan konuşmalar ve kitap okumalarla hız kazanacak ve gelişecektir. Her çocuğun gelişim düzeyi farklı olduğundan, büyük beklentiler içine girilmemeli başka çocuklarla kıyaslamalar yapılmamalıdır. Kardeşler arasında bile bu farklılıklar gözlemlenebilmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalara göre kız çocukları daha erken konuşmaya başlamaktadır.
Bebeğin konuşmasını hızlandıracak neler yapabilir:
 Sık sık adı ile seslenin.
 Tüm konuşmalarınızda yüz yüze olun ve göz temasında bulunun.
 Birlikte şarkı söyleyin.
 Daha rahat anlayabilmesi için kolay ve net cümleler kurun.
 Sorduğunuz soruyu ya da isteklerinizi birkaç; kere tekrarlayın.
 Konuşurken mimik hareketlerinizi de kullanın.
 Yapılan aktiviteleri ya da hareketleri kelimelere dökün.
 Günlük yapılacak programlamayı sırasıyla bilgilendirin.
 Onun sorularını mutlaka cevaplandırın, geçiştirmeyin.
 Anlamadığı kelimeleri açıklamaya çalışın.


Bebeklerde İshal


Günde 3 kez ve daha fazla, 200 gramdan çok, yumuşaktan sulu kıvama kadar değişen dışkılamaya ishal denir. Bebeklerde en sık görülen hastalıklardan biridir. Bebeklerin kaç aylık olduklarına ve beslenmelerine bağlı olarak günde 3-5 keze kadar normal kıvamda dışkı yapmaları normaldir.


Yenidoğan ve süt çocuklarında, en fazla 6 ay-2 yaş arasındaki bebeklerde görülür.Yenidoğan bebeklerde anne sütüyle beslenmeden dolayı altın sarısı renkte ve günde 7-8 kez dışkılama normal sayılmaktadır. Her bebeğin bağırsak çalışma düzeni farklı olduğu için kendi gözlemleriniz çok önemlidir. Bebeğinizin dışkısı normalden daha sulu ise ve daha sık ise ishal olmuş demektir. İshalin diğer belirtileri de ateş, bulantı, kusma, karın ağrısı, iştah kaybı ve kilo kaybıdır.
Nedenleri Nelerdir?
İshal vücuttan önemli ölçüde su ve tuz kaybına neden olur. Dehidratasyon adı verilen vücudun ciddi miktarda susuz kalması durumu ishalde tedbirler alınarak önlenebilir bir durumdur.
İshalin genelde mikrobik enfeksiyonlardan kaynaklanmaktadır. Bu enfeksiyonlar bakteri, virus ve parazitler tarafından oluşturulmaktadır. Virüs, bakteri ve parazitlerin bulaştığı yiyecekler ve su ishale neden olabilir. Bunun yanında beslenme hataları, doğuştan kaynaklanan metabolizma hastalıkları, bağırsak hastalıkları, zehirlenmeler, ilaçlar ve özellikle antibiyotikler yer alır.
Belirtiler
Hafif ishalde sulu dışkılama 3-4 gün boyunca devam eder. Bu duruma kusma ya da ateş eşlik edebilir. DEHIDRATASYON göz kürelerinin ve bıngıldağın çökmesi, ağız içinin kuruluğu gibi belirtilerle kendini gösterir. Hafif ishalde bu tür bulgular yoktur. Orta derecedeki sıvı kayıplarında bu belirtiler farkedilir. Dışkı sayısı genellikle 4-10 arasındadır. Ağır ishal ve dehidratasyonda günde 10 kereden fazla dışkılama, çok sayıda kusma, ateş gibi belirtiler yanısıra 'susuzluk' belirtileri çok daha şiddetli olmakla birlikte, nabız zayıflar, idrar miktarı azalır ve şuur kaybı görülebilir.
Tedavi
 İshal sırasında bebeğiniz sıvı kaybına uğrayacağı için bol sıvı tüketmesini sağlamalısınız. İçme suyunu kaynatmak yararlı olacaktır. Bebeğinize her zamankinden daha çok su içirin. Bu ilk tedbir; ishali durdurmak için değil, kaybolan suyu yerine koymak içindir. Akut ishalde vücudun kaybettiği su ve tuzun yerine konması tedavinin esasını oluşturur.
 Bebeğinizi emziriyorsanız, yapabileceğiniz en iyi şey az az ve sık sık emzirmektir. Bebeğinizi emzirmiyor, katı gıdalarla beslenmeye geçmişseniz doktorunuzun tavsiyesi ile alabileceğiniz bir ishal maması yedirebilir, pirinç lapası, kuru ekmek, patates ve muz püresi gibi nişastalı yiyecekler verebilirsiniz. Bunun yanında kaynatılmış su ve bu suyla yapılmış ayran ve taze elma suyu, havuç suyu içirilip sıvı tüketimi artırılmalıdır. İnek sütü ile beslenen bebeklere, bunun yerine yoğurt verilebilirsiniz. Bir yaşın altındaki bebeklerde ishal kesici ilaçlar kullanılmamalıdır. Eczanelerde ve sağlık kuruluşlarında bulunan tuz-şeker karışımı elektrolit çözeltilerden temin edebilirsiniz.
 Eğer bebeğinizin durumu 24 saattir düzelmiyor, ağızdan su-tuz karışımı tedavisine rağmen ishal devam ediyor, kusmalar tekrarlıyor, yüksek ateşle birlikte su kaybı bulguları (aşırı susama, çökmüş gözler) belirginleşiyorsa bebeğinizi mutlaka yeniden doktorunuza götürün. Hastanede damardan serum tedavisi gerekli olabilir. Su kaybının belirtileri, bebeğin huzursuz olması fakat gözyaşının yetersiz olması, bebeğin gözlerinin ve bıngıldağının çökük olması, karın derisini çekip bıraktığınızda eski haline yavaş gelmesi, ağız ve dilinde kuruluk olması ve istekle su içmesidir.
DOKTORUNUZA DANIŞMADAN BEBEĞİNİZE KESİNLİKLE İSHAL KESİCİ İLAÇ VERMEYİNİZ...
İyileşme
İshal olan birçok bebek normalde çabuk iyileşir. Bebeğiniz için sağlıklı besinler, kişisel ve ev hijyeni, bebeğin beslenmesinde kullanılan araç-gereçlerin temizliği, mama hazırlamadan ve bebeği beslemeden önce annenin ellerinin temizliği, besinin hazırlanmasında kaynatılıp soğutulmuş içme suyunun kullanılması gibi faktörler ishal riskine karşı en önemli korunma faktörleridir.

Bebeklerde kabızlık


Bebeklerde Kabızlık
Sert   ve   zor   dışkılamaya   kabızlık   denir.   Çocuklarda   bağırsak      hareketleri çok değişkendir; kimi çocuk kakasını günde 2 kez yaparken, kimi çocuk da 2-3 günde bir yapabilir. Hep aynı düzende kaka yapan     bir çocuk 2-3 günde bir de yapsa kabız demek değildir. Dışkının kıvamı sert değilse de, birkaç günde bir yapılması kabızlık değildir.
Çocuk sert kaka yaparken zorlanır. Makatta tahriş olur. Bu tahriş veya çatlak dışkılama esnasında acıya yol açar. Çocuk bu nedenle dışkılamak istemez. Bu da kabızlığı artırır. Bu şekilde bir kısır döngü oluşur.
Bebekler oturmayı ya da emeklemeyi öğrenirken ve yürümeye başlamadan önce hafif kabızlık çekebilirler. Çocuğun tuvalet eğitiminde baskıcı olmak da çocuğun kaka yapmayı reddetmesine yol açar. Bunun sonucunda da kabızlık oluşabilir.


Siz nasıl yardımcı olabilirsiniz?

♦ Çocuğunuz kısa süreli kabız olmuşsa telaş etmeyin.  Kesinlikle müshil   ilacı   vermeyin.   Biberonuna   şeker  katmayın.   Özellikle sıcak havalarda bol bol su ve meyve suyu içirin.
♦ Kabız   olan   çocuğunuzu   uzun   süre   oturakta   bekletmeyin. Oturakta çocuğa acele ettirmeyin. Oturağa oturmadan önce, makat çevresine biraz nemlendirici sürerseniz, kaka yapmasını kolaylaştırırsınız. Oturma banyoları da çocuğunuzun dışkı yapmasını kolaylaştırır.
♦ Çocuğunuza bol bol lifli gıdalar yedirin. Lifli besinler, bağırsak hareketlerini artırarak kabızlığı giderir. Lifli besinler; taze meyve ve  sebzeler,   özellikle  erik,   kayısı,   incir,   üzüm,   karpuz,     gibi meyveler yedirin. Yeşil yapraklı sebzeler ve az haşlanmış karnıabahar, kereviz ve pırasa verebilirsiniz.
♦ Kabız olan çocuğa bazı besinleri yasaklamak gerekir. Bunların arasında süt en önemlisidir. Kabızlığı olan bir çocuk süt içmemelidir. Ancak sabahları aç karnına ballı süt veya içine kuru inciri sekize bölerek kaynattığınız sütü vermenizde fayda vardır. Şeker, çiklet, gofret gibi kimyasalları bol olan gıdalardan da sakınmalısınız. Saf çikolata yiyebilir. Bebe bisküvisi yerine sade bisküviyi tercih edin.
♦ Her gün iki çorba kaşığı keten tohumunu 12 saat suda beklettikten sonra, beklettiğiniz suyla kaynatıp çorbalarına katabilirsiniz. Bu yöntem kabızlığın tedavisi için önemli bir uygulamadır.
♦ Çocuğunuz kaka yaparken ağrı sızıdan söz ediyorsa, çamaşırında kan izleri varsa, karnının alt bölümünde ağrı ve sancı varsa hemen doktora götürün.

Bebeklerde gaz sancısı








KOLİK GAZ SANCISI


Kolik, herhangi bir sağlık problemi olmayan bebekte, yüksek sesle ve ani ağlama, bacaklarını karnına çekme ile karakterize kontrol edilemeyen ağrıdır.
Koliği olan bebeğin özellikleri nelerdir?
Genellikle bebek üç aylıktan daha küçüktür. 3. Aydan itibaren genellikle kaybolur. Bazı bebeklerde 6.-9. Aya kadar sürebilir.
Gazlı bebekte sürekli ağlama üç saatten daha fazla sürer. Ağlama ani başlar ve çığlık atar tarzdadır. Bu durum haftada üç kereden fazla tekrarlanır.
Genellikle akşam saatlerinde (18.oo-24.oo) olur ve gece daha çok şiddetlenir.
Bebek son derecede huzursuzdur.
Bacaklarını karnına çeker ve gazını çıkartır.
Gazlı bebeği olan aileler bu durumdan çok hoşnutsuzdur ve bütün ev halkı huzursuzdur.
İlk bebekle sonrakiler arasında, kız bebekle erkek bebek arasında sıklık farkı yoktur. Ağlamalar yüzünden bütün aile uykusuz kalır. 
Gaz sancıları, bebek 2 haftalık olduğunda başlar, 4. haftada şiddetlenir, 3. Ayda büyük ölçüde kaybolur. Ne yazık ki, az sayıda bebekte, 6-9. aya dek devam edebilir.
 Koliğin sebepleri nelerdir?
Sebebe yönelik olarak farklı teoriler vardır.
En çok suçlanan sebep çocukların gelişmemiş sindirim sistemleridir. Bebeğin emdiği anne sütünün ya da mamanın parçalanıp sindirilmesini sağlayacak enzimler (Bebeğin emdiği anne sütü yada mamanın parçalanıp sindirilebilmesi için gereken barsak ve pankreastan salgılanan maddeler) ilk üç ayda yetersizdir.
Uygunsuz beslenme teknikleri ; Hızlı besleme, aşırı besleme, beslenme sırasında çocuğun fazla hava yutması (uygunsuz emzirme tekniği, çocuğun emzirme sırasında burnunun tıkalı olması, emzirme sonrası gaz çıkartılmaması)
Aile ve çocuk arasındaki gerginlik
Annenin yada çocuğun diyetinde inek sütünün olması ve bebeğin bunu sindirememesi, inek sütü alerjisi
Anne ve babanın sigara içmesi koliği olan bebeklerde sık rastlanan bir durumdur.

Kolik tehlikeli midir?

Hayır, ev halkını huzursuz edip uykusuz bırakmak dışında hiç bir tehlikesi yoktur! Tek bir şartla; bir çocuk hastalıkları uzmanı tarafından, ağlama ve huzursuzluğun fıtık vb. herhangi bir nedene bağlı olmadığının belirlenmesi gerekir.
Koliği Olan bebeğin bakımı nasıl olmalıdır?
Bebeğin beslenmesi sırasında uygun emzirme tekniği kullanılmalıdır. Bebek annenin göğsünün kahverengi kısmını tamamen ağzına almalıdır.
Beslenme sırasında çocuğun burnunun tıkalı olmadığına emin olunmalıdır. Eğer tıkalı ise açmak için serum fizyolojik kullanılabilir.
Beslenme sonrası çocuğun gazı çıkartılmalı ve çıktığından emin olunmalıdır.
Annenin diyetinden gaz yapan yiyecekler kaldırılmalıdır.
Eğer inek sütü alerjisinden şüpheleniliyorsa en az üç gün süre ile annenin diyetinden inek sütü çıkarılmalı ve bebeğin şikayetlerinin azalıp azalmadığı takip edilmelidir. Değişiklik yoksa, rahatça süt içmeye devam edebilirsiniz, çünkü emziren anne diyetinde günde 500 mililitre süt olması aslında kalsiyum ihtiyacının karşılanması açısından gereklidir.
Annede gaz yapan gıdalar bebektede gaz yapar. Baharatlı gıdalar, kuru baklagiller bazı sebzeler sorumlu tutulmuştur. Alkol ile çay-kahve de şüpheli maddelerdendir.
Eğer bebek mama alıyorsa gaz yapmayan mamalar tercih edilmelidir.
Bebeğin bulunduğu ortamda, evde sigara içilmemelidir.
Sedatif, antispazmotikler, simethicone gibi ilaçlar çocuğu rahatlatmak için tercih edilebilir.
Çocuğa gaz çıkartmasına yardımcı olacak uygun pozisyon verilmelidir.


Bebeklerde dişler nezaman çıkar







DİŞLER NE ZAMAN ÇIKAR?
Ortalama olarak ilk diş 7. ay ortalarında belirir.Ancak bazan ilk diş üçüncü ayda erkenden ortaya çıkarken, bazan da on ikinci ay, hatta sonrasına sarkabilir. Dişlerin çıkışı genellikle kalıtsal düzene uyar, yani sizin veya eşinizin dişleri erkenden çıkmışsa bebeğinizde de aynı şekilde olması olasıdır.


DİŞLER ÇIKARKEN NELER OLUR?
Diş çıkarma belirtileri dişlerin kendisinden iki-üç ay önce ortaya çıkabilir. Bu semptomlar çocuktan çocuğa değişir ve aslında bunların neler oldukları ve ne kadar ağrı verdikleri konusundaki görüşler de doktordan doktora değişmektedir. Ancak genellikle diş çıkaran bir bebeğin şu tecrübeleri yaşayabileceği kabul edilmektedir :
  • Salya Akıtmak : Birçok bebek iki buçuk-üç aylıktan başlayarak salya akıtır.Diş çıkarma bunu bazı bebeklerde diğerlerine göre daha çok arttırmaktadır.
  • Çene ya da yüzde kızarıklık : Bol salya akıtan bir bebekte ,çenede ve ağız çevresinde sürekli salya temasının yarattığı tahrişe bağlı olarak deride kızarıklık ya da çatlakların oluşması şaşırtıcı değildir. Bunu önlemek için gün boyunca periyodik olarak salyayı nazikçe silin ,bebeğiniz uyurken akan salyayı emmesi için de yatak çarşafının altına bir havlu koyun. Deride kuruma belirdiğinde yumuşak bir deri kremi ile o bölgeyi sürekli nemli tutun.
  • Hafif öksürük : Aşırı salya bebeğin zaman zaman tıkanmasına ve öksürmesine yol açabilir. Bebeğiniz soğuk algınlığı ,nezle ya da allerji belirtileri göstermiyorsa bunda endişelenecek bir durum yoktur. Bebeklerin dikkat çekmek ya da ses repertuarlarını zenginleştirmek için öksürüğü sürdürmeleri sık görülen bir durumdur.
  • Isırma : Bu durumda bir ısırık düşmanlık belirtisi değildir. Diş çıkaran bir bebek eline geçen her şeyi - bu kendi eli ,annesinin memesi ,yabancı birinin parmağı olabilir - ağzına sokarak dişetlerini rahatlatmaya çalışır.
  • Ağrı : Çıkmakta olan bir dişin baskısı altında dişetinde enflamasyon gelişir. Bu durum bazı bebeklerde dayanılmaz ağrılara yol açarken bazılarında hiç sorun oluşturmayabilir. İlk diş ve azı dişleri çıkarken en fazla sıkıntı yaratan dişlerdir.
  • Huzursuzluk : Enflamasyon arttıkça ve keskin diş yüzeye yaklaştıkça bebeğin dişetindeki ağrı sürekli bir hal alabilir. Kronik ağrısı olan herkes gibi sıkıntılı olabilir ve kendi normal halinden uzaklaşabilir. Bu huzursuzluk bazan haftalar boyunca sürebilir.
  • Beslenmeyi reddetme : Diş çıkarmakta olan bir bebek beslenmeyi reddedebilir. Katı yiyeceklere başlamış olan bir bebek bir süreliğine bu yiyeceklere karşı olan ilgisini yitirebilir. Ancak bu sizi endişelendirmemelidir. Çünkü bebeğiniz sıvı gıdalardan da gerekli besinleri alır ve dişi çıktıktan sonra iştahı yerine gelecektir.
  • İshal : Bunun diş çıkarma ile olan ilgisi çok şüphelidir. Bazı anneler her diş çıkardığında bebeklerinin ishal olduğunu söylerler. Bazı doktorlar büyük olasılıkla artmış tükrük salgısı nedeniyle diş çıkarmayla barsak hareketleri arasında bir bağıntı olduğunu düşünürler. Bazı doktorlar ise böyle bir bağıntının olduğunu kabul etmek istemezler ; belki de annelerin her ishali diş çıkarmaya bağlayarak önemli gastointestinal bozuklukların göz ardı edilebileceğinden çekindikleri için böyle davranırlar. Diş çıkardığı dönemde bebeğinizin dışkısının sulu olabileceğini bilin , ama iki dışkılamadan daha uzun süren ishali mutlaka doktorunuza bildirin.
  • Ateş : Ateş de tıpkı ishal gibi doktorların diş çıkarmayla bağıntılı olduğu konusunda tereddütle yaklaştıkları bir belirtidir. Dişetlerindeki şişme nedeniyle 38 C°'nin altındaki bir ateş diş çıkarmaya eşlik edebilir. Yine de bebeğinizin ateşi varsa diğer zamanlarda ne yapıyorsanız öyle davranın ve iki günde azalmazsa doktorunuza haber verin.
  • Uykusuzluk : Gece boyunca deliksiz uyuyan bebekler bile diş çıkarırken gece uyanmaya başlayabilir. Bu durumda hemen onu beslemeye çalışmayın. Bunun yerine kendi kendine tekrar uyumasını sağlayın.Gece uyanma da diğer problemlerde olduğu gibi ilk diş ve azı dişleri çıkarken daha fazla görülür.
  • Dişeti hematomu : Bazan çıkan bir diş dişetinde kanamaya neden olabilir , bu da mavimtrak bir leke olarak görülür. Bu hematomlar için endişelenmeye gerek yoktur ve tıbbi girişim gerektirmeden kendiliklerinden düzelirler. Soğuk kompres acıyı azaltıp iyileşmeyi hızlandırabilir.
  • Kulak çekiştirme , yanak kaşıma : Dişetlerindeki ağrı sinir yolları boyunca kulak ve yanağa yansıyabilir. Bebeklerin kulak enfeksiyonu olduğunda da kulaklarını çekiştirdiklerini unutmamak gerekir. Bebeğiniz diş çıkarsa bile kulak enfeksiyonundan kuşkulanıyorsanız doktorunuza danışın.
    DİŞ ÇIKARKEN NELER YAPMALI?
    Onlarca denenmiş tedavi yöntemi vardır. Bazıları işe yarar , bazıları yaramaz. Aşağıdakilerden bazılarını siz de deneyebilirsiniz :
    • Çiğneyecek bir şeyler vermek : Burada besin değerinden çok dişetlerindeki basıncı rahatlatmak amaçlanmaktadır. Bu nedenle de çiğnenen şey soğuk olursa yararı artar. Dondurulmuş çörek, soğuk bir muz, veya havuç, bir tülbente sarılmış buz parçası, lastik bir diş halkası. Bebeğinize çiğnemesi için ne verirseniz verin mutlaka yanında bulunun ve oturur pozisyonda olmasını sağlayın.
    • Dişlerini kaşıyabileceği şeyler : Bazı bebekler başlangıçtaki acı nedeniyle itiraz edebilir. Fakat bir süre sonra acı yerini rahatlamaya bırakır.
    • Soğuk içecekler : Bebeğinize bir biberon soğuk su verin. Biberonu reddederse bardakla vermeye çalışın. Bu sayede bebeğinizin su ihtiyacını da karşılamış olur ve ishal veya artmış salyayla kaybettiği sıvıyı yerine koyarsınız.
    • Soğuk yiyecekler : Buzdolabında soğutulmuş şeftali püresi, elma püresi, yoğurt, bebeğinize oda ısısındaki yiyeceklerden daha çekici gelebilir.
    • Ağrıyı azaltacak bir şeyler : Başka hiç bir şey işe yaramazsa parasetamol işinizi kolaylaştıracaktır. Doz ayarlaması için doktorunuza danışın. Doktorunuz önermediği sürece bebeğinizin dişetlerine başka bir şey sürmeyin. Bunun içine alkollü içecekler de dahildir.