facebook

sayfamı beğen ;)

17 Mayıs 2012 Perşembe

Çalışan Annelerin Suçluluk Duyguları





Çalışan anneleri en çok zorlayan sahnelerden biri sabahları ‘işe gitme’ çocuktan ayrılma zamanının geldiği anlardır. Annelerin en sık dile getirdiği “anne işe gitme” diyerek çocuğun ağlaması, anneden ayrılmamak için çabalaması veya yuvanın önünde arabadan inmemek, okulun kapısında anneden ayrılmamak için diretilen dakikalardır. Anneler bu durumda ne yapacakları konusunda kafaları karışmakta ve kendilerini çaresiz hissetmektedir. Kadıköy Şifa Hastanesi uzmanlarından Psikolog-Psikoterapist Fatma Tosun, çalışan annelerin suçluluk duyguları ile nasıl başa çıkabileceklerini ve yaşamlarını nasıl düzenleyebileceklerini anlatıyor. Sabahları ‘ayrılık saatlerinde’ yaşanan sorunlar anneleri kaygılandırır “Acaba yanlış mı karar verdim?”, “Çalışmasam daha mı iyi olurdu?”, “İşi bıraksam mı?”, “Ben iyi bir anne miyim?” vs. gibi soruları defalarca kendilerine sorarlar. İçsel bir çatışma yaşarken de sorunların üstesinden gelmeye çalışırlar. Aslında “ Ben yeteri kadar iyi bir anne miyim?”, “Çocuğumun ihtiyaçlarını gerektiği kadar karşılayabiliyor muyum?” ve çeşitli nedenlerle ilgili yaşanan ‘suçluluk duyguları’ sadece çalışan kadınların sıkıntısı değil, birçok annenin yaşadığı ve ifade ettiği genel bir sıkıntıdır. Peki çalışan anne bu sorunları nasıl aşabilir? - Çalışan anne çocukla ilgili ortaya çıkan sorunların hemen hepsini ‘çalışan anne’ olduğuna, yeterli ilgiyi ve sevgiyi çocuğuna gösteremediğine bağlar. Öncelikle anneler her sorunda faturayı kendilerine çıkarmaktan vazgeçmelidir. - Ayrıca çalışan anne olmaya karar vermesinin sorumluluğunu alarak, bu kararının arkasında durmalı ve çalışan bir anne olarak hayatını nasıl planlayacağını düşünmelidir. - Çalışan kadının en büyük sorunu evdeki ve işyerindeki sorumlulukların getirdiği yüklerden dolayı zamanla oluşan yorgunluk ve bıkkınlıktır. Bu nedenle çocukla ve evle ilgili sorumlulukları eşiyle paylaşmalıdır. Eşinden mutlaka destek istemelidir. Hatta bu destek grubunu olabildiğince genişletilmelidir. Acil durumlarda yardım istenebilecek ekstra destek grubu oluşturulmalıdır. Güvenilir yakın arkadaşlar, akrabalar vs. - Çocuğunuzu bakıcıya ya da okula bırakırken ağladığında, sizden güçlükle ayrıldığında; bu yaştaki bir çocuk için bunun normal bir davranış olduğunu kabullenin. Kendinizi suçlu hissetmeyin. Onu susturmak için ikna etmeye çalışmayın, özellikle “anne çalışmak zorunda, para kazanmak zorunda” gibi. Bu yaşta bunları anlamadığı gibi kendi duygularının da anlaşılmadığını hisseder. Bu nedenle ayrılırken yanağına bir öpücük koyun ve şunları söyleyin: “anne işe gidiyor diye üzgünsün, anneyi özlüyorsun, ben de seni çok özlüyorum. işten hemen sonra eve geleceğim” diyerek kısaca vedalaşın. Ağlaması sürse dahi bu sahneyi çok uzatmayın. O sizden kısa bir sonra sakinleşecektir. Çocuğunuzun siz giderken görmesine izin verin. Gizlice kaçmaya çalışmayın. - Yapamadığınız işler konusunda kendinizi bağışlayın. Huzur içinde işinize gidin. Her şeyi mükemmel yapmak zorunda olmadığınızı hatırlayın. En çok yapılan hatalar: - Yeteri kadar çocuğuna ilgi gösteremediğini düşünen anne, kendini suçlu hissederek vaktinin çoğunu çocuğuna ayırır. Aşırı ilgi gösterir. - Sınır koymakta güçlük yaşar, tolerans düzeyi yüksek davranışlar sergiler. - Çocuğun her istediğini almaya çalışır. - Suçluluk duygusuyla “HAYIR” demesi gereken yerlerde “EVET” der. Böylelikle aşırı ilgi ve ilgisizlik arasında gidip - gelindiğinde çocukta denge bozulabilir Bu nedenle: Planlama yapın. Önceliklerinizi belirleyin. Dinlenin. Kendinize zaman ayırın. Dinlenmiş bir anne, dikkatini çocuğuna daha iyi yönlendirebilir. İki saat zoraki, yorgun bir şekilde çocukla vakit geçirmek yerine; bir saatini kendinize ayırmış, dinlenmiş ve keyifli bir saat çocukla oyun oynayarak, onunla konuşarak vakit geçirmek daha yararlıdır. Yardım istemeyi öğrenin. Eşinizden, arkadaşlarınızdan, ebeveynlerinizden. Belli aralıklarla destek almak kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. “Evet” destekleniyorum, yalnız değilim duygusunu yaşarsınız. Hafta da bir gün eşinizle dönüşümlü olarak işinizden 1 saat erken çıkabilirsiniz. Bu 1 saati işte başka bir gün telafi edebilirsiniz. Bunu başaramıyorsanız, birkaç haftanızı zaman eğitimine ayırarak çözebilirsiniz. Bu küçük durumlar çocuklar için çok önemlidir. Eğer çocuğunuz okula gidiyor ve servisle geliyorsa bazı haftalar yuvadan siz alabilirsiniz. Unutmayın ki kariyerinizi devam ettirmek istemeniz ya da çalışmak zorunda olmanız çocuğunuzu daha az sevdiğinizi göstermez. Çalışmayan bir anne olarak ta tam günlük bir ebeveynlik yapamayacağınızın farkında olun. Hem yaptığınız işten hem de anneliğinizden keyif alın. Unutmayın ki çocukların asıl ihtiyacı mutlu ve doyumlu bir anneye sahip olmaları. Bunun çocuklara daha iyi geleceğini hatırlayın. Danışanlarımla görüşmelerimizde fark ettiğim; çalışan annelerin bir kısmı işten arta kalan zamanının büyük bir bölümünü çocuklarına ayırıyorlar. Böylelikle dinlenmedikleri, sakinlemedikleri, kafaları düşüncelerle dolu olduğu için; çocuklarıyla gergin, sinirli ve kızgın, hatta yaşamlarının birçok noktasında onları engel görebiliyorlar. Bu suçluluk duygularıyla da baş etmek için, çocuk karşısında tutarsız davranışlar sergileyebiliyorlar. Oysa yaşamda denge kurmak gerekir. İşyerinde ‘çalışan rolü’, evde ‘eş rolü’ – ‘anne rolü’, sosyal grubunda ‘arkadaş rolü’ vs. Baktığınızda yaşamda pek çok rolümüz var. Bu roller arasında sıkışıp kalmak yerine, bu rollerimizle barış içinde olduğumuzda yaşamımızda sağlamamız gereken uyum ve dengeyi de yaratmış oluruz. Çocukların istekleri karşısında daha soğukkanlı olmak ve gereğinde “hayır” diyebilmek önemlidir. Çocuğa katı sınırlar koymak ne kadar zararlı ise, sınır koymamakta bir o kadar zararlıdır. Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkilerinde, korkularının ve endişelerinin yönetmemelerine özen göstermeleri daha yararlıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder