facebook

sayfamı beğen ;)

31 Mayıs 2012 Perşembe

bebeğim anne dedi:)





hayatımın anlamının tek bir kelimesini 8 ay +7 aydır bekliyordum  ve bu güzel kelimeyi dün ilk defa söyledi :)inanırmısınız bana anne dedi ...
anne diyince sanki dünyalar benim oldu benim önüme trilyonları serseler elimin tersiyle itip oğlumun anne demesini tercih ederim...
dün çok yorgundum ve hiç halim yoktu fakat oğlumun agzından cıkan o 4 harf beni benden aldı ve dopıng almış gibi evi dört döndüm...yalnız anne de oğlum diyince demiyor nezamanki onu kendi haline birakıyorum ozaman kendi kendine anneeee diyor  aslına bakarsanız bende üstelemek ıstemıyorum kendı kendine söylesinki belki inat eder de anne demez ozaman çok üzülürüm:)fakat bugun sabah uyandı yürütecine koydum bende camdan dışarıya bakıyordum bi anda "annecim" dedi şaşırdım dün anne bugün annecim nekadar şanslı bir insanımkı bukadar kısa bir zamanda bu duyguları tattım daha ileriki zamanlarda daha neler görücem ama bu bana şuanlık yeter ...belki büyüdüğünü göremem belli mi olur insanlık hali ama onu çok seven bir annesi var ve gücüm yettiğince onu koruyup kollıyacağım...neyse gene türksineması moduna girdim konuyu kapatayım ve daha sonra farklı konularda yazıcam kendinize iyi bakın:)

Bebekler Nezaman Konuşur



1. AĞLAMA:
Doğumdaki ilk ağlama, konuşma gelişiminin başlangıcı olarak kabul edilir.  Bebeğin ağlarken çıkardığı sesin içinde birçok değişik ses vardır. Bunlar, daha sonra konuşmada kullanılacak seslerin temellerini oluşturur ve konuşma için gerekli bazı alıştırmalardır. Kısa ve derin soluk alışlar, gittikçe uzayan soluk verişler konuşmanın temelini oluşturur. Çocuk; ağlama sırasında seslerin çıkarılması için gerekli dudak, çene, dil hareketlerini tekrarlama olanağı bulur, ses ve solunumu düzenleme becerisini geliştirir. İletişim biçimi olarak ağlamanın en önemli işlevi bebeğin sıkıntısını yansıtmasına fırsat vermesidir. Bunlar açlık, üşüme, gürültü, gaz olması, tuvaletini yapma, dikkati çekme şeklinde sıralanabilir. Başlangıçta her etkiye ayni tip ağlayışla cevap verirken, giderek ağlamada bazı farklılaşmalar görülür. Ağlar ve bunun sonucunda insanların onunla ilgilendiğini görür. Genellikle dil geliştikçe ağlama da azalmaktadır

2. AGULAMA - VOKALİZASYON
İkinci ayın başlaması dolaylarında bebekler agulama olarak nitelendirilen sesler çıkarmaya başlar. Bu sesler çoğu zaman "oooo" ya da "aaaa" gibi açık ünlüler olmaktadır.  Bu dönemde çıkarılan sesler öğrenilmemiş ve geneldir. Tüm dünya çocuklarında görülen ve dünyadaki tüm dillerde var olan sesli harfleri bebekler kendiliğinden üretirler. Çocuğun işitme yeteneği veya çevreden duyduğu seslerden bağımsız olarak gelişir. Çocuk, sesleri zevk aldığı için tekrarlar ve kendi sesini dinlemekten hoşlanır ve gülümser. Kendi sesini duyar ve ona gülümser.

3.CIVILDAMABebekler altı aylık olduklarında içinde ünsüzlerinde bulunduğu çok çeşitli sesler için dudaklarını, dillerini, dişlerini ve gırtlaklarını çok fazla kullanırlar. Konuşmaya yaklaştıkları dönemdir. İlk zamanlarda çevrelerindeki konuşma dilinde duymuş olsalar da olmasalar da herhangi bir sesi çıkarabilirler. Ancak, bebek çevresindeki dile yabancı sesler zamanla bırakır. Evrenin sonuna doğru bebekler sıklıkla işittikleri sesleri çıkarırlar ve çıkarılan sesler artmaya başlar. Ayni zamanda "ga ga", "ba ba ba" gibi heceleri söylemek için ünlüleri ve ünsüzleri tekrar tekrar birleştirmeye ve büyüklerinin dilinin tonlama, ritm ve vurgulama örüntülerini kullanmaya başlarlar. Çocuklar bu dönemde kendi çıkardığı sesleri dinlemekten hoşlanır. Anne-babalar kendileriyle konuştuğu sürece daha iyi seslendirme yapabilirler.

4. TEK SÖZCÜK
Genellikle bir yaş civarı ilk anlaşılır sözcüğü söylediğinde cıvıldama evresi sona erer ve tek sözcük evresine girer. İlk sözcükler cıvıldama evresini ile karışabileceğinden kesin bir sınır yoktur. Kimi uzmana göre bu dönem 18. aya kadar sürebilmektedir. Bu evrede bebek çevresindeki cümleleri anlamaktadır. Örneğin "Hayır" denildiğinde anlar, basit talimatlara uyar. Müzik oyunları oynayabilir. "mö", "miyav", "hav" gibi hayvan seslerini taklit edebilir. Bu dönemdeki sözcük dağarcığı ortalama 5-20 arasındadır. Bebeklerin ilk az sayıdaki sözcükleri geliştirmesi aylar alırken on ya da daha fazla sözcüğü bir kez kazanırlarsa sözcük dağarcığı daha hızlı artar. Bebekler ilk sözcükleri bir kez söylediklerinde, çoğunun cümlelerden çok tek tek sözcüklerle konuşması aylar sürer. Bazı araştırmacılar bu tek sözcüklü cümleleri “tümcümle” olarak tanımlarlar. Bir tümcümlenin anlamı, tonlaması ve vurgulanması bebek tarafından belirlenir. Bir buçuk yaşındaki bir bebek güle güle babacığım anlamında "bay-bay" diyebilir. Ya da evden ayrılmakta olan annesine "bende seninle gelebilir miyim?" diyebilir.

5.TELGRAF KONUŞMASI
Yaklaşık olarak on sekiz ay ile iki yaş civarında başlar. Çocuk iki ya da üç kelimelik cümleler kurmaya başlar. Çocuk olası en kısa yoldan kendini ifade etmeye çalışır. Çocuk "babam evde" anlamında "baba ev" der. Veya çocuk bebeğine bakarak "anne ver" diyebilir ama esas söylemek istediği "anne bebeği bana ver"dir. Cümlelerde kullanılan sözcüklerin çoğunluğu isimlerden oluşur. İlerleyen dönemde sırasıyla fiiller, sıfatlar ve zarflarda kullanılmaya başlar. Genellikle en son kullanılan kelimeler zamirler olur.
6. TAM CÜMLE
Çocuk artık basit cümleler kurmaya başlar. Cümlelerde çekimin kullanılması dikkati çeker. Sürekli olarak nesnelerin ve insanların isimlerini sorar.


27 Mayıs 2012 Pazar

ANNELİK DUYGULARIM KABARDI





ben galiba anne olmayı çok sevdim demekkı 10 cocugum olsa 10unada bıkıp usanmadan bakarmışım...önceden diyordum bu kadınlar manyakmı 10 tane çocuk  yapmış bakılırmı onlara ama gerçekten öyle değilmiş insanın içindeki çocuk sevgisi bambaşkaymış...
  Anne olmak apayrı bişeymiş... gece uyandığında of demeden uykunu bölüp emzirmek,sebepsiz yere ağladığında etrafında pervane olmak,karnı acıktığında sen yemeden aman o yesinde karnı doysun diye düşünmek,çişini kakasını yaptırmak,ay üstüne su döküldü aman üstünü değiştireyimde hasta olmasından tutunda hayatını ona endekslemeye kadar bir bütün olmakmış anne olmak ...ben tam anlamıyla anne olduğuma inanıyorum ki herkesde övgüyle sözediyor fakat ya anneciklere ne demeli be mübarek insanlar bir halt edip o çocuğu dünyaya getirdiniz bari bakın ona ne sokağa atıyorsunuz,ne aç bırakıyorsunuz,ne dövüyorsunuz, ne ÖLDÜRÜYORSUNUZ....size söylicek hiçbir sözüm yok sadece Allah ıslah etsin sizin gibi insanları...
      

20 Mayıs 2012 Pazar

Bebeklerde Öksürük ve Balgam,Hırıltı





Bebeklerde Öksürük Nasıl Geçer
Bebeklerde Öksürüğe Ne İyi Gelir
Bebeklerde Öksürük Nedenleri


Bir hastalık belirtisi olabileceği gibi, boğazda veya solunum yollarındaki tahriş edici bir maddeye karşı tepki de olabilir. Öksürük akciğer enfeksiyonlarındaki veya solunum yollarındaki balgamın sökülmesini sağlar. Kuru gıcıklı öksürük, pek ciddi bir sorun olmamakla birlikte, nedeni her zaman bilinemez. Soğuk algınlığı sırasında burun akıntısının geriye giderek solunum borusunu tahriş etmesinden dolayı olabilir. Vücudun ana soluk borusuna yabancı bir cisim kaçmışsa bunun atılmasına yönelik bir çaba olarak da kuru öksürük görülebilir. Çocuğun çevresinde sigara içiliyorsa, sigara dumanı, çocuğun solunum yollarını tahriş ederek kuru öksürüğe sebep olabilir. Kulak enfeksiyonları da kuru öksürüğe yol açabilir.

Neler Yapılmalı


♦ Eğer öksürük balgamlı bir öksürükse, kesinlikle öksürük şurubu kullanmayın. Bu durumda öksürüğün kesilmesi değil, öksürükle birlikte balgamın sökülüp atılması önemlidir. Öksürürken çocuğunuzu yüzükoyun olarak dizinize yatırın, sırtına hafif hafif vurarak balgamın çıkmasına yardımcı olun.

♦ Durup dururken bir kuru öksürük başlamışsa, boğazına yabancı bir cismin kaçıp kaçmadığına bakın. Eğer kaçmışsa çıkarmaya çalışın veya bir sağlık kuruluşuna götürün.

♦ Geceleri öksüren çocuğunuzun yastığının altına destek koyarak dik yatmasını sağlayın. Sümüğün boğazından aşağılara kayarak tahrişe yol açmasını da engellemiş olursunuz. Yüzükoyun veya yan yatırmak da tahrişi önler.

♦ Öksüren çocuğunuzun odasını sürekli nemli tutun. Yanında bir çaydanlık su kaynasın veya bir camı hafif aralık bırakarak odanın havasının kurumasını önleyin. Odayı fazla ısıtmayın.

♦ Çocuğunuzun yanında kesinlikle sigara içmeyin. Çocuğunuzun girmediği, evin herhangi bir odasında dahi sigara içmeyin. Sigara dumanı hava zerrecikleriyle çocuğunuzun yanına taşınır ve onu rahatsız eder.

♦ Yatmadan önce çocuğunuzun boğazını yumuşatmak için ılık bir şeyler verin. Süt salgı oluşumunu artırdığı için 6 aylıktan büyük çocuklara süt vermeyin. 18 aylıktan büyük çocuklar için birkaç damla ılık su içinde eritilmiş bala limon suyu katarak hazırlayacağınız içeceği verebilirsiniz.

♦ Çocuğunuzun öksürüğü 3-4 gündür devam eder, çocuk öksürük yüzünden uyuyamazsa, öksüren çocuğunuz 6 aylıktan küçükse, boğazına kaçan cismi çıkartamamışsanız, çocuğunuz boğulurcasına öksürüyorsa, hızlı, sesli ya da zorlukla soluyorsa hemen bir doktora götürün.

17 Mayıs 2012 Perşembe

Çalışan Annelerin Suçluluk Duyguları





Çalışan anneleri en çok zorlayan sahnelerden biri sabahları ‘işe gitme’ çocuktan ayrılma zamanının geldiği anlardır. Annelerin en sık dile getirdiği “anne işe gitme” diyerek çocuğun ağlaması, anneden ayrılmamak için çabalaması veya yuvanın önünde arabadan inmemek, okulun kapısında anneden ayrılmamak için diretilen dakikalardır. Anneler bu durumda ne yapacakları konusunda kafaları karışmakta ve kendilerini çaresiz hissetmektedir. Kadıköy Şifa Hastanesi uzmanlarından Psikolog-Psikoterapist Fatma Tosun, çalışan annelerin suçluluk duyguları ile nasıl başa çıkabileceklerini ve yaşamlarını nasıl düzenleyebileceklerini anlatıyor. Sabahları ‘ayrılık saatlerinde’ yaşanan sorunlar anneleri kaygılandırır “Acaba yanlış mı karar verdim?”, “Çalışmasam daha mı iyi olurdu?”, “İşi bıraksam mı?”, “Ben iyi bir anne miyim?” vs. gibi soruları defalarca kendilerine sorarlar. İçsel bir çatışma yaşarken de sorunların üstesinden gelmeye çalışırlar. Aslında “ Ben yeteri kadar iyi bir anne miyim?”, “Çocuğumun ihtiyaçlarını gerektiği kadar karşılayabiliyor muyum?” ve çeşitli nedenlerle ilgili yaşanan ‘suçluluk duyguları’ sadece çalışan kadınların sıkıntısı değil, birçok annenin yaşadığı ve ifade ettiği genel bir sıkıntıdır. Peki çalışan anne bu sorunları nasıl aşabilir? - Çalışan anne çocukla ilgili ortaya çıkan sorunların hemen hepsini ‘çalışan anne’ olduğuna, yeterli ilgiyi ve sevgiyi çocuğuna gösteremediğine bağlar. Öncelikle anneler her sorunda faturayı kendilerine çıkarmaktan vazgeçmelidir. - Ayrıca çalışan anne olmaya karar vermesinin sorumluluğunu alarak, bu kararının arkasında durmalı ve çalışan bir anne olarak hayatını nasıl planlayacağını düşünmelidir. - Çalışan kadının en büyük sorunu evdeki ve işyerindeki sorumlulukların getirdiği yüklerden dolayı zamanla oluşan yorgunluk ve bıkkınlıktır. Bu nedenle çocukla ve evle ilgili sorumlulukları eşiyle paylaşmalıdır. Eşinden mutlaka destek istemelidir. Hatta bu destek grubunu olabildiğince genişletilmelidir. Acil durumlarda yardım istenebilecek ekstra destek grubu oluşturulmalıdır. Güvenilir yakın arkadaşlar, akrabalar vs. - Çocuğunuzu bakıcıya ya da okula bırakırken ağladığında, sizden güçlükle ayrıldığında; bu yaştaki bir çocuk için bunun normal bir davranış olduğunu kabullenin. Kendinizi suçlu hissetmeyin. Onu susturmak için ikna etmeye çalışmayın, özellikle “anne çalışmak zorunda, para kazanmak zorunda” gibi. Bu yaşta bunları anlamadığı gibi kendi duygularının da anlaşılmadığını hisseder. Bu nedenle ayrılırken yanağına bir öpücük koyun ve şunları söyleyin: “anne işe gidiyor diye üzgünsün, anneyi özlüyorsun, ben de seni çok özlüyorum. işten hemen sonra eve geleceğim” diyerek kısaca vedalaşın. Ağlaması sürse dahi bu sahneyi çok uzatmayın. O sizden kısa bir sonra sakinleşecektir. Çocuğunuzun siz giderken görmesine izin verin. Gizlice kaçmaya çalışmayın. - Yapamadığınız işler konusunda kendinizi bağışlayın. Huzur içinde işinize gidin. Her şeyi mükemmel yapmak zorunda olmadığınızı hatırlayın. En çok yapılan hatalar: - Yeteri kadar çocuğuna ilgi gösteremediğini düşünen anne, kendini suçlu hissederek vaktinin çoğunu çocuğuna ayırır. Aşırı ilgi gösterir. - Sınır koymakta güçlük yaşar, tolerans düzeyi yüksek davranışlar sergiler. - Çocuğun her istediğini almaya çalışır. - Suçluluk duygusuyla “HAYIR” demesi gereken yerlerde “EVET” der. Böylelikle aşırı ilgi ve ilgisizlik arasında gidip - gelindiğinde çocukta denge bozulabilir Bu nedenle: Planlama yapın. Önceliklerinizi belirleyin. Dinlenin. Kendinize zaman ayırın. Dinlenmiş bir anne, dikkatini çocuğuna daha iyi yönlendirebilir. İki saat zoraki, yorgun bir şekilde çocukla vakit geçirmek yerine; bir saatini kendinize ayırmış, dinlenmiş ve keyifli bir saat çocukla oyun oynayarak, onunla konuşarak vakit geçirmek daha yararlıdır. Yardım istemeyi öğrenin. Eşinizden, arkadaşlarınızdan, ebeveynlerinizden. Belli aralıklarla destek almak kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. “Evet” destekleniyorum, yalnız değilim duygusunu yaşarsınız. Hafta da bir gün eşinizle dönüşümlü olarak işinizden 1 saat erken çıkabilirsiniz. Bu 1 saati işte başka bir gün telafi edebilirsiniz. Bunu başaramıyorsanız, birkaç haftanızı zaman eğitimine ayırarak çözebilirsiniz. Bu küçük durumlar çocuklar için çok önemlidir. Eğer çocuğunuz okula gidiyor ve servisle geliyorsa bazı haftalar yuvadan siz alabilirsiniz. Unutmayın ki kariyerinizi devam ettirmek istemeniz ya da çalışmak zorunda olmanız çocuğunuzu daha az sevdiğinizi göstermez. Çalışmayan bir anne olarak ta tam günlük bir ebeveynlik yapamayacağınızın farkında olun. Hem yaptığınız işten hem de anneliğinizden keyif alın. Unutmayın ki çocukların asıl ihtiyacı mutlu ve doyumlu bir anneye sahip olmaları. Bunun çocuklara daha iyi geleceğini hatırlayın. Danışanlarımla görüşmelerimizde fark ettiğim; çalışan annelerin bir kısmı işten arta kalan zamanının büyük bir bölümünü çocuklarına ayırıyorlar. Böylelikle dinlenmedikleri, sakinlemedikleri, kafaları düşüncelerle dolu olduğu için; çocuklarıyla gergin, sinirli ve kızgın, hatta yaşamlarının birçok noktasında onları engel görebiliyorlar. Bu suçluluk duygularıyla da baş etmek için, çocuk karşısında tutarsız davranışlar sergileyebiliyorlar. Oysa yaşamda denge kurmak gerekir. İşyerinde ‘çalışan rolü’, evde ‘eş rolü’ – ‘anne rolü’, sosyal grubunda ‘arkadaş rolü’ vs. Baktığınızda yaşamda pek çok rolümüz var. Bu roller arasında sıkışıp kalmak yerine, bu rollerimizle barış içinde olduğumuzda yaşamımızda sağlamamız gereken uyum ve dengeyi de yaratmış oluruz. Çocukların istekleri karşısında daha soğukkanlı olmak ve gereğinde “hayır” diyebilmek önemlidir. Çocuğa katı sınırlar koymak ne kadar zararlı ise, sınır koymamakta bir o kadar zararlıdır. Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkilerinde, korkularının ve endişelerinin yönetmemelerine özen göstermeleri daha yararlıdır.

15 Mayıs 2012 Salı

Bebeğimizin tırnak ve cilt bakımı


Bebeklerde cilt ve tırnak bakımı nasıl yapılmalıdır?
Bebeğin cilt bakımı cildine uygun, tavsiye edilen bebek ürünleriyle yapılmalıdır. Bu konuda doktorunuzdan bilgi almanız yerinde olacaktır.Her banyo sonrası krem veya yağ sürmek gerekmez. Bebek cildi çok hassastır.Krem ve yağlar sürerek cildin terlemesi önlenirse, ufak sivilceler ve isilik tarzında döküntüler ortaya çıkabilir. Eğer cildi kurur ve çatlaklar gelişirse, bir bebek losyonu veya nemlendiricisini günde 2 kere sürebilirsiniz.Bebeğin cildi kuru ise çok banyo yaptırmayın.Banyonun suyuna bebe yağı eklemek de işe yarayabilir.
Tırnak bakımı : Bebeğin tırnağını, ona özel bir bebek tırnak makası ile kesebilirsiniz. Uzamış tırnaklarıyla bebek, yüzünü ve gözünün kornea tabakasını çizebilir. Bebek tırnak makasıyla tırnağın keskin ve sivriköşeleri de ince bir törpüyle yumuşatın. Bu işlemi yaparken yanınıza bir yardımcı  almalısınız.Bebek hareketli olduğundan dolayı tırnak kesmede zorlanabilirsiniz o yüzden birinin bebeğinizi tutması tavsiye edilir...

Bebeğinizin zekasının gelişimi için


Erken yaşta baba olmak önemlidir. Genler bebeğin zekasında etkili olan en önemli faktördür. Baba zeki ise genlerden dolayı çocuğun zekası da etkilenir. Bundan dolayı genç yaşta baba olmak çok önemlidir. Otuz yaşından sonra baba olan bireylerin spermlerinde ki DNA da hata miktarı artmaya başlıyor. Kırk yaş üstü babalar da genç yaşta baba olanlara oranla dünyaya getirdikleri çocuklarda otizm görülme olasılığı neredeyse beş kat daha fazladır. 
Diğer ikinci etken ise beslenme çok önemlidir. Bebeklerin dünyaya geldikleri andan bir yaşına kadar anne sütüyle beslenmeleri çok önemlidir. Anne sütü ile beslenen çocukların mama ile beslenen çocuklara oranla zekaları daha yüksek olabilmektedir. Bunun dışında zeka gelişimin de etkili olan diğre besin kaynağı omega3 yağ asididir. Yani balık ile beslenen çocukların zekası daha yüksek olu. Zeka gelişiminde uyku da çok önemlidir. Bebeğin uyuması sadece büyümesinde değil aynı zamanda bebeğin akıllı olmasında da çok önemlidir. Bebeğin iyi bir şekilde uyuması onun gelişimi dinlenmesi açısından oldukça önemlidir.  İlkokul dönemi çocuklarda da bu çok önemlidir. Mesela ilkokul döneminde bir çocuğun 8-9 saatten az uyuması onun öğrenmesini anlama kapasitesini ciddi oranda düşürüyor.

14 Mayıs 2012 Pazartesi

bebeğimi emzirirken nasıl tutmalıyım

Bebeğinizi emzirmek için değişik şekillerde kucaklayabilirsiniz. Burada dikkat edeceğiniz durum bebeğin ağzı memeye yakın olmalı bebek memeye uzanmak için fazla çaba harcamamalı ve bütün vücudu aynı düzlemde ve size dönük olmalıdır. Bunlara dikkat ederseniz bebeğinizin memeyi tam ve doğru kavraması çok kolaylaşacaktır.Kolunuzu, dirseğinizi destek yapabilir ve kendinizin yada bebeğinizin yanlarına yastık yada minder koyabilirsiniz. 1. Kucaklama : Pek çok anne için rahattır ve en sık uygulanır. Kucakladığınız kol tarafındaki memeyi emer 2. Ters kucaklama : Prematüre yada kavramada güçlük çeken bebekler için uygundur. Emzirdiğiniz memenin tersi kolunuzla bebeği kavrayın diğer elinizle başa yada memeye destek olun 3. Koltuk Altı : İkizlerde, büyük göğüslü annelerde, düz-çökük meme başı yada kavrama güçlüğünde uygundur. Emzireceğiniz göğsün olduğu koltuk altına doğru bebeğinizi uzatın 4. Yatarak: Sezaryen doğum, problemli vajinal doğum sonrası yorgun anneye dinlenme ve emzirme sağlar.Bebeğin yüzü ve bedeni size dönük olmalıdır.

Yanlış emzirme bebeği öldürebilir!


"Eğer bebeğin nefes alma borusunu kapatırsanız bebek aniden nefes almaya çalışır."
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Kırımi, özellikle ilk annelik dönemini yaşayan kişilerin bilgi eksikliği ve emzirme sırasında yaptıkları hatalar yüzünden bebeklerin hayatını kaybettiğini söyledi.
Prof. Dr. Kırımi, yılda, yanlış emzirildiği için servise getirilen ve hayatını kaybeden yaklaşık 10 bebek vakası ile karşılaştıklarını belirtti.
Özellikle bölgede annnelerin bebeklerini yatırarak emzirmesinin yaygın olan hatalı bir uygulama olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Kırımi, şunları kaydetti:
''Bazı anneler, geceleri bebeği yatağına alarak yatar pozisyonda emzirmeye çalışmaktadır. Bir müddet sonra anne yorgunluk ve uykusuzluktan dolayı kendinden geçmekte ve uyumaktadır. Anne uyurken bebeğin ağzında göğsü kalmaktadır. Uyku esnasında bebeğe doğru döndüğünde ya da bebeği göğsü ile sıkıştırdığında bebek nefes alamamakta ve hayatını kaybetmektedir.''

13 Mayıs 2012 Pazar

seni çok seviyorum bebeğim



çok zor günler geçirdin be bebeğim ilk doğdun yanıma gelceksin diye beklerken bir baktım yoğun bakım ünitesindesin çok korktum çok üzüldüm kucagıma alamadım diye .nefes alış verişin normal değilmiş nefes almakta zorlanıyormuşsun kan şekerinde düşmüş 1 gün de düzelir denildi aslında normaldi bütün bunlar çünkü sen 35 haftalıkken doğdun anlıcağın aceleci çıktın ama sonradan büyük bir şok yaşadım çünkü küçücük halinle beyin kanaması yaşamışsın yemeği reddediyorsun ve serumla besleniyorsun.duyduğumda yıkıldım!doktorlar nezaman çıkar bilinmez dedi bende mecburen eve çıkmak zorunda kaldım ve sen hastanede ben evde ayrı ayrı kaldık. seni görmemize izin vardı ama ya anne yada baba oda 1 dk sadece...haksızlık olmasın diye 1 gün baban 1 gün ben görüyordum seni minnacıktın yorgun ve bitkindin ama hep dua edıyordum nolur güçlü ol dayan diye ...
ertesi gün doktor bizi ayrı bir şokla karşıladı mide kanaması geçirmişsin kan takviyesi yapılcakmış ben hangi umutlarla gittim neyle karşılaştım doktorda okadar ukalaca söylüyorki dedik noluyor o anda zaten olay çıktı aslında olay çıkarmazdık ama başka bir ailenin ikiz bebeklerinden birisi öldü ve sana ya bişey olursa korkusuyla ortalığı azcık karıştırdık :)bütün hastane ayağa kalktı başhekimlik vs vs herkes seferber oldu bizim için sonuç ne mi oldu annecim?
sabah kalktığımda tel geldi sütünüzü sağıp getirebilirsiniz dediler ve ben havalara uçtum sevinçten çünkü bebeğim iyileşiyordu ...hemen sütümü sağıp sana getirdim doktorun demesine göre mide kanaman durmuş beyin kanamanda normaldeymiş sarılıkta düzelmiş nefes alış verişin kendine gelmiş anlıcağın herşeyin bir günde düzelmiş bebeğim ,biz şaşırdık tabiki nasıl olurda 1 günde böle iyileşilir ?ama sonuç belliydi özel hastanenin bize yapmış olduğu güzellik:)olay çıkarmasaydık sen orda daha fazla kalıcaktın  kimbilir ,  hastane para kazansın yeterki ? ama 8 gunun sonunda senı kucagıma alabıldım iyiki varsın bebeğim iyiki hayatımdasın şimdi  7 gün sonra 7 aylık olucaksın.en önemlisi artık benim yanımdasın seni çok seviyorum bebeğim...

12 Mayıs 2012 Cumartesi

suda doğum

Bebeğin anne karnında su içinde yaşadığı ve bu nedenle su içerisine doğmasının bebek için daha iyi olacağı düşünülmektedir. Ancak bu konuda yapılan çalışmalar incelendiğinde su altında doğumun bebek açısından birçok riski olduğu, suda doğumun kanıtlanmamakla birlikte anne için daha az ağrılı olduğu söylenmektedir. Doğumun daha iyi olduğuna dair kesin kanıt bulunmamaktadır. Bebekte su yutulması nedeniyle kandaki tuz oranı düşmesine bağlı beyin fonksiyonlarının bozulmasından su havuzunda uzun süre kalma sonucunda annenin ateşinin yükselmesine kadar pek çok olumsuz örnek bulunmaktadır.

sezeryan doğum

Bu yöntemde karın boşluğunuza girilerek rahminiz açılır ve bebeğiniz çıkartılır. 
Anne adayları normal doğum yapmaktan korktukları için son yıllarda sezaryen doğumda oldukça büyük bir artış olmuştur. Ameliyat sonrası kendinize gelmeniz ve bebeğinizi emzirmeye başlamanız 2-3 saat sürer. Sizin beslenmeniz için ise 
8 saat kadar bir süre geçmesi gerekir. Daha uzun bir süreyi hastanede geçirmeniz tavsiye edilir. Normal hayatınıza dönmeniz ise 4-5 gün kadar sürer. Bu yöntem bebek açısından da riskleri azaltır ancak sezaryen ile doğan bebeklerde doğum sonrası ilk birkaç saatte solunum sıkıntısı gelişme olasılığı biraz daha fazladır.

normal doğum

Normal doğum milyonlarca yıldır kullanılan klasik bir yöntemdir. En önemli avantajı normal ve fizyolojik olmasıdır. Günümüzde anne adayları acı çekeceklerini, düşük olacağını düşünerek biraz çekinseler de normal şartlarda tüm doğum yöntemlerinden daha sağlıklıdır. Doğum sonrasında birkaç saat içinde normal aktivitenize dönmeniz ve kısa sürede bebeğinizi emzirmeye başlamanız, hamilelik öncesi yaşantınıza hemen dönebilmenizi ve hastaneden daha çabuk çıkabilmenizi sağlar. Normal doğum sırasında sıkışıp büzüşen bebeğinizin akciğerleri, soluk alıp vermeye daha hazırlıklı olmaktadır. Bu da bebeğiniz için bir avantajdır.

doğuma hazırlık


Hamileliğinizin son ayına girdiğinizde artık her an doğum yapacakmış gibi kendinizi hazırlamalısınız. Doğum yapacağınız yeri gözlemlemeniz bulunacağınız ortam ve koşullar hakkında endişelerinizi gidermenize yardımcı olabilir. 
Doktorunuzla ve hastane görevlileriyle konuşarak bebeğiniz için getirmeniz gereken eşyalar konusunda bilgi alın. Zıbın, başlık, bebek battaniyesi, bebek havlusu, bebek bezi gibi eşyalar getirmeniz gerekebilir. Gecelik, iç çamaşırı, terlik, yüz havlusu, çorap, tarak, deodorant, diş fırçası ve diş macunu sizin ihtiyaç duyacağınız bazı temel eşyalar olacaktır. 
Bunların yanı sıra eşinizle birlikte ilk aranacaklar listesi yapabilir ya da bu konuda bir yakınınızı görevlendirmeyi tercih edebilirsiniz.

anneler günü kutlama

tüm annelerin anneler günü kutlu olsun...

10 Mayıs 2012 Perşembe

HASTALIK BERBAT BİR DURUM





Bugün çok hastayım acayip bir grip ve boğaz ağrısı karışınca nasıl ayağa kalkıcam duygusu oluştu bende.Ayağa kalkacak hiç halim yok ve ben arbenle uğraşmak zorundayım ama nasıl bir güç ki beni 1000 kaplan gücüne ulaştırıyor tabiki arben uyuyana kadar :)
nedendir bilinmez 1 haftadan  beri temizlik hastalığı geldi bana ama neden ,bunu hiç bilmiyorum .sürekli ortalığı toplama koltukların örtülerini düzeltme hissi var ki önceden evi b.k götürüyordu temizlik hak getire :)çocuktan dolayı temizliğe vaktim kalmıyordu darma dağınıktı evim şimdi ise ne olduysa değiştim . gece 1 30 da evi temizledim eşim bile şaşırdı ne yapıyorsun manyakmısın dedi ki adam alışık değilki benim iş yapmama hemde o saatte o kadar manyaklaştımki eve gelen herkesin eline el dezenfektanı sürüyorum ve herkes bana pismiş gibi geliyor elimden gelse ayaklarına galoş ağızlarınada maske takıcam umarım bu geçici bir durumdur yoksa kendimden sıkılmaya başladım aslında hepsi arben hasta olmasın diyeydi arben'i korucam derken ben kendim hasta oldum nasıl bir tezatlık anlamadım:)

9 Mayıs 2012 Çarşamba

ARBEN'İM DİŞ ÇIKARTIRKEN 1





Diş çıkartmanın bukadar zor olduğunu bilmiyordum.Heleki bu diş çıkartan kendi çocuğunsa sende onunla diş çıkartıyorsun denilebilir.Ben bu deneyimi şuanda yaşıyorum ve yaşamaya devam ediyorum.Hergün ayrı bir huysuzlukla karşı karşıya kalıyorum uykusu düzenli olan çocuğum geceleri uyumaz oldu herşeye ağlayıp söylenmeye başladı ki çok sakin bir çocuktu.Almadığım oyuncak her nevi sulu susuz diş kaşıyıcıları toplar vs. vs. hiç birisini dişini kaşıması için kullanmadı(emzik emmeyen bebeğim artık emzik emiyor) .Tek hedefi insan eli ! Parmak görmesin hemen insanın eline yapışıyor ve tek tek bütün insanların parmaklarını kemiriyor .Ama bu durumdan hiç memnun değildim ve ne yapsamda dişini kaşıması için bir yöntem bulsam diye düşünürken bir sitede TAZE SOĞAN yazısını gördüm ve kafamın üztünde bir ampul yandı diyebilirim ve şimdi her huysuzlanışında eline bir adet taze soğan veriyorum ve inanır mısınız yaklaşık yarım saat onu kemirip paramparça edene kadar uğraşıyor ve sonunda yüzü gülen mutlu bir bebek çıkıyor ortaya ve tabi bu durum beni daha çok mutlu ediyor ama anlamadığım konu bu dişi nezaman çıkartacak hala bir fikrim yok .Bugün yarın çıkar diye beklemekten inanın ben yoruldum galiba bir süre daha yorulmaya devam edicem gibi gözüküyor....